Çevik dönüşüm birçok şirketi heyecanlandırıyor.. Rekabet ortamında hızlı hareket etmek isteyen şirketler Çevik olmaları gerektiğinin farkında. Şirketlerin ortalama yaşam ömürlerinin giderek kısaldığı günümüzde startup hızında hareket etmek isteyen firmalar Çevik dönüşüme nasıl başlamalı?
Andrew Stellman & Jennirfer Greene ‘Learning Agile’ kitabında Çevik Dönüşümlerin Çevik Uygulamaları kullanarak mı yoksa çevik prensipleri kullanarak mı başlanması gerektiğinin hala büyük soru işareti olduğundan bahsediyor. Gelin bu soruyu biraz daha açalım…
Çevik uygulamalar; çevik dönüşüm sırasında kullandığımız çerçeve, yöntem veya pratiklerdir. Bunlar; Scrum, Kanban, XP Extreme Programing vb. olabilir. Bunlara ek olarak pratikleri de kullanıyor olabilirsiniz. Örneğin; daily scrum toplantıları, retrospective toplantıları, Kanban board’lar vb.
Çevik prensipler ise; Agile manifesto içerisinde yer alan 4 değer ve 12 adet prensip’tir.
Bakınız: https://agilemanifesto.org/iso/tr/principles.html Bu prensipleri tüm çevik takımın benimsemesi ve iş yapış şekli olarak kullanması gerekmektedir. Bir örnek vermek gerekirse aşağıdaki prensip ile kastedilen takımın kendi kendini yönetmesidir. Takımın kendi kendini yönetmesi için gerekli koşulları sağlamalı, yetkileri vermeli ve komuta kontrol sisteminden ziyade hizmetkar liderliği ön plana çıkarmalıyız.
”En iyi mimariler, gereksinimler ve tasarımlar kendi kendini örgütleyen takımlardan ortaya çıkar. ”
Şimdi soruyu biraz daha özelleştirerek tekrar soralım… Çevik dönüşüme önce scrum uygulayarak mı başlamalıyız, yoksa önce kendi kendini yöneten takımları olşturarak veya emir komuta sisteminden yatay hiyerarşiye geçişi mi sağlamalıyız? Ya da her ikisini aynı anda yapmak mümkün müdür? Bu sorunun net cevabını verememekle birlikte şirketin organizasyonel ve kültürel yapısına göre birkaç tavsiyede bulunacağım.
- Eğer şirketinizin kültürü komuta kontrol sistemine yakınsa, süreçleriniz güçlü hiyerarşiler üzerine kuruluysa Çevik uygulamalar üzerinden başlamak yanlış olabilir. Çünkü çevik uygulamaları; çevik zihniyete yakın olmayan bir takımda uygulamaya kalkarsanız;
- Hergün Kanban board önünde hesap verme toplantısı yapar,
- Takımı ilk yalnız bıraktığınız noktada kararların gecikmesine sebep olur,
- Proje planını tahminleyemez duruma gelir,
- Dokümantasyonun azaldığı ve takımda belirsizliklerin arttığı bir ortam yaratır,
- En önemlisi de Çevikliğin işe yaramaz olduğunu düşünürsünüz.
Eğer böyle bir ortamla iç içiciyseniz hemen Çevik uygulamayı durdurmanızı tavsiye ederim…
Bazı şirketler ise zaten kültürleri gereği çevikliğe yatkındırlar. Bu şirketler müşteriyi ön planda tutan, lider yöneticilerin bulunduğu, karar verme yetkinliğine sahip takımlardan oluşan bir organizasyona sahiptir. İşte böyle bir şirkette çalışıyorsanız zaten prensiplerin birçoğunu uyguluyor olabilirsiniz. Bu koşullarda ise prensipleri uygulamak ve çevik zihniyeti oluşturmak için çok büyük çaba gerekmez. Bu nedenle Çevik uygulamaları doğrudan kullanıma geçebilir ve bu uygulamalarla birlikte zaten süreçsel olarak yavaş yavaş çevik prensiplerin daha çok benimsendiği koşulları sağlayabilirsiniz.
Herkesin hem çevik zihniyete sahip hem de çevik süreçleri uygulayabildiği şirketlerde çalışması dileğiyle…
2 Responses
[…] Yöneticisini rolünü ortadan kaldırmak daha kötü sonuçlara yol açabilmektedir. Bu konuda ‘Agile Dönüşüme Uygulamalarla mı yoksa Prensiplerle mi Başlamak Gerek?’ başlıklı yazımı okuyabilirsiniz. Geleneksel yöntemlerle çalışmak isteyen ve dikey […]
Great article! Your article helped me a lot. Thanks! will you allow it I want to share your article to my website:
gate 交易 所